Yusuf Üçlemesi: Yumurta

On February 1, 2013

Türk Hava Yolları’nın TK1636 sefer sayılı Münih-İstanbul uçuşundan bildiriyorum 🙂 Geliş yolcuğu gayet sıradan bir uçakta normal standartlarda gerçekleştikten sonra dönüş uçuşu uçağa girer girmez beni şaşırttı. Ne hikmetse ilk defa THY’nin en yeni uçaklarından Airbus A321’e denk geldim. Yepyeni, tertemiz, gayet ferah. Bir de üstüne yanım boş kalmasın mı 🙂 Değmeyin keyfime!

YumurtaYorgunum, az biraz gazete okur sonra mis gibi uyurum derken koltuklardaki eğlence sistemi planımı bozdu. Fırsat bu fırsat, çok sevmeme rağmen bir türlü hakkını veremediğim film izleme keyfinin tadını çıkarmaya karar verdim. Uzun uzun film listesini gezdikten sonra çok tarzım olmadığını bildiğim halde 2007 yılında Altın Portakal’ı alan Semih Kaplanoğlu’nun Yusuf Üçlemesi’nde karar kıldım. Tabi sadece biri sığacağı için serinin ilki olan Yumurta’yı seçtim. Beklediğim kadar bana uzak değildi film. Hikaye birkaç sahne için İstanbul’da başlayıp sonrasında Tire’de devam ediyor. Nejat İşler ve oyunculu hakkındaki düşüncelerim zaten olumlu. Bu filmdeki Yusuf rolünü de kendisine pek yakıştırdım. Sessiz ama manidar. Saadet Işıl Aksoy’u normalde biraz antipatik bulsam da rolünü iyi yürüttüğünü söyleyebilirim. İzlemeden önce film ve üçleme hakkında hiçbir fikrim yoktu. Meğer seri sondan başa gidiyormuş şimdi öğrendim! Zaten aynı başrollerle devamının nasıl geleceğini çok merak etmiştim 🙂 Filmin ufak bir yerde geçiyor olması ayrı bir güzellikti. Oradaki bakkaldan, elektrikçiden tutun evdeki kap kacak, eşyalara kadar hepsi çok tanıdık geldi Havza’dan. Aaa bu babaannemde vardı, aa bu anneannemde vardı diye diye gülümseyerek izledim filmi…

Bu arada iyi ki film izlemek gibi bir imkanım vardı. Çünkü uyumak istesem kesinlikle başaramayacaktım. Çünkü bu zamana kadarki en zorlu uçak yolculuğumu tecrübe ettim. Türbülans hat safhadaydı. Önceleri bu mevsim için normal diyebileceğimiz seviyelerdeydi. Ama yolculuğun son 1 saatine girdiğimizde kaptan pilot özellikle detaylıca açıklama yapma gereği duydu yolcuları sakinleştirmek için. Son bir saati olması gereken yüksekliğin baya altında uçtuk. Buna rağmen o kadar sallandıysak yukarıyı düşünmek bile istemiyorum. Bir ara servis arabasından şişeler falan da devrilince kaptan servisi bıraktırıp kabin ekibini de yerine oturttu. İşte o dakikalarda bir yandan önümdeki tepsiye hakim olmaya çalışırken bir yandan da filme konsantre olup duruma aldırmamaya çalıştım. Neyse ki işe yaradı. Benzer bir durumu daha önce yaşamadım neyse ki ama benim hissettiğim kaptanların beceri seviyesi yüksek olmasa bu süreci daha kötü atlatabileceğimiz oldu. Neyse ki kazasız belasız yolculuğu tamamladık.

Horrible_Bosses

Film yolun bitmesine yarım saat kala bitti. Yumurta ile biten final sahnesi gayet filmin karakterine uygundu. Tabi ki heyecanlı son saati boş bekleyerek geçirmek istemedim. Biraz keyiflendireceğine inanarak Patrondan Kurtulma Sanatı (Horrible Bosses) filmine başladım. Beklediğim gibi de oldu. Kadrosu başarılı, çok keyifli bir filmdi. Üç arkadaşın birbirinden bela patronlarından kurtulmaya çalışma maceralarını anlatacaktı ki bizim uçuşumuz burada sona erdi. Mutlaka tamamını izleyeceğim. Biraz abartı örnekler de olsa insan “Hakikaten ya böyle bir şey olsa başımda?” diye şükretmiyor değil 🙂

 

Şimdilik benden bu kadar… Başarılı ve rahat uçuşlar, keyifli ve bol seyirler dilerim…

One Response to “Yusuf Üçlemesi: Yumurta”

  • Ben de bu filmi türbülanslı bir Berlin İstanbul uçusunda izlemiştim, bana o günlerimi hatırlattı… Yorumlar bende de benzerdi, üstüne benim ailem Tire’ye 19 km. uzaklıktaki Bayındır kasabasından geldiği için bende benzerlikler had safhadaydı… 🙂 Sevgiler, saygılar efendim.

Yorumlarınız için

Your email address will not be published. Required fields are marked *