Ve MUTLU SON!!!

On October 16, 2010

Oldu bak sonunda oldu bim bam bom

Hayallerim gerçek oldu bim bam bom

Duyduk duymadık demesin hiç kimse

İşte ilan ediyorum herkese!

 

 

Evettttt, sonunda mutlu sona erdik! 

Önce Samsun ayağıyla başlayalım. Malum 9 Ekim Cumartesi günü nikahımız var. Ben izin alarak 3 gün öncesinden geldim Samsun’a. Son hazırlıkla, eksikler, psikolojik hazırlanma vs. 🙂 Sonrasında Oto ailesi ayak bastı memleketime. Birlikte yemeğimizi yedik, son değerlendirmelerimizi yaptık, ve hazırız! Yalnız bir aksilik var, ben geldiğimden beri yağmur durmuyor burada 🙁 Kafamda türlü türlü soru işareti ya ıslanırsak ya gelinlik kirlenirse vs. Ama yapacak birşey yok burası Karadeniz 🙁 Neyseki şansımız bizi üzmedi. Nispeten güneşli bir güne uyandık Cumartesi günü. Ben kuaför işimi, Deha da araba süsleme işini hallederken vakit geldi çattı. Nikah mekanımız Öğretmen Evi. Herşey tamamlandıktan sonra arabaya bindik ve nikaha geldik. Canım arkadaşım Elif’im bana süpriz yapmış ve gelmiş. Gördüğümde kafam bir dünya olduğundan tanımadım nerdeyse. Ama çok iyi geldi! Gerçekten heyecanlı bir bekleyiş son dakikalar. Ve giriyoruz… O gelinlikle düşmeden yürüyebilmenin stresi, ortamın heyecanı derken kendimizi nikah masasında bulduk. Nikah memuru esprili bir konuşmanın ardından sihirli soruyu sordu, ve biz de var gücümüzle tekrarladık : evet evet evet! Benim nikah şahidim Yaşar Amca ve Deha’nın şahidi kuzeni Yusuf’un da onayı ile birlikte  işte oldu, muradımıza erdik. Sonrasında takı ve tebrik merasimi… Ve birinci etap tamam 🙂 Darısı düğünün başına… Bu arada işimiz bitip biz eve girer girmez yağmur kaldığı yerden yağmaya devam etti. Binlerce şükür! Akşamında maaile kutlamak için Körfez Restaurant’a yemeğe gittik. Ve ertesi gün yolumuza geri döndük… Darısı tüm isteyenlerin başına!!!

Geldik ikinci ve meşakatli etaba. Bir sürü detay var. Neyseki hepsi yolunda ve tamam görünüyor. Yine tek kuşkumuz havadan yana. Ve yine bir mucize ile güneşli bir Cumartesi sabahına uyanıyoruz. Kuaför ve makyaj telaşı başlıyor… Hem Samsun’da hem de burada saçımı da makyajımı da beğendim, beklediğimden güzel oldu. Ama allah var Samsun’daki daha bir hoşuma gitti buradakiler ünlülerin makyöz ve kuaförü olmalarına rağmen. İşim beklediğimizden biraz uzun sürdü. Bunun stres yaratma sebebi de şu: fotoğrafçımız Active Prodüksiyon havanın tadı bozulmadan açık havada fotoğraf çekebilmenin peşinde. Bizim de en büyük hayalimiz. Neyse ki yetişiyoruz. Ulus Parkı’nda inanılmaz eğlenceli ve keyifli bir fotoğraf çekimi yapıyoruz. Bize kardeşim ve Baykal eşlik ediyor. Hiç yapmacık poz vermemize gerek bırakmadan bizi güldüre güldüre çekimi tamamlattılar sağolsun. Kamer’in yaratıcı poz önerileri de cabası!

Ve düğünümüzün gerçekleşeceği Point Hotel Barbaros’a geçiyoruz. Orada Didem bekliyor bizi. İç ortamda veeee helikopter pistinde yine mükemmel fotoğraflar çekiniyoruz. Sonrası bekleyiş… Otel yetkilileri sağolsunlar, inanılmaz bir ilgi alaka söz konusu. Hiç yalnız bırakmadılar bizi. Ve vakit geldi çattı. Gördüklerimizden gelen giden ve salonun durumu hakkında bilgi edinmeye çalışıyoruz. O arada yemeğimiz geliyor aç kalmayalım diye. Bu heyecanla ne kadar yenebilirse yiyoruz elimizden geldiğince 🙂 „Hadi“ komutuyla birlikte yukarı çıkıyoruz. Güzel bir müzik, duman efekti, peşimizde görevliler ve önümüzde Elif prenses ile sahneye çıkıyoruz. Heyecan dorukta! Alkış alkış… Kısa bir turun ardından dansa başlayacağız. Ama o da ne! Biz Zeki Müren’den „Sana Muhtacım“‘ı beklerken „Ben suyumu kazandım da içtim“ çalmaya başlamasın mı? Tabi misafirler yadırgamış durumda malum pek uygun bir şarkı değil. Ama bizdeki şaşkınlık hat safhada. Orkestra da farkediyor yüzümüzdeki garipliği. Ben „bu değildi“ anlamında gülerek kafamı sallıyorum ve o anda herkes durumun farkına varıyor ve alkış kopuyor. Bu bize iyi moral oldu söylemek lazım. Danstan sonra meşakatli tebrik turumuz başlıyor. 1 saatten fazla sürdü. Ama olsun bir kere oluyor 🙂 Ve başlasın dans… Düğün bitene kadar sahneden inmedik desek yeridir. Hadi ben tamam ama Deha bile 🙂 Ve Elif kuşum yine süprizlere devam ediyor. Bir anda sahneye çıkıp mikrofonu eline alıyor. Ufak bir girişten sonra beni de yanına alıp başlıyoruz çok eski şarkımız „Bu gece son gecemiz“i söylemeye. Hey gidi günler… Duygusallık hat safhada… Nitekim akrabalar, eş dost, sevdiklerimiz… Herkes orada… Çok eğlenceli ve unutulmaz bir gece geçirdik. Otel, orkestra, yemekler, pasta, insanlar… Neredeyse hepsi kusursuzdu! Iyi yorulduk ama hepsine değdi. Allah’ım en kötü günümüzü böyle etsin…

 

 

Düğün klibimizi bu linkten izleyebilirsiniz 🙂   “Bir Ömürlük Roman” 

Yorumlarınız için

Your email address will not be published. Required fields are marked *