Kızılcahamam : Yenilenme zamanı

On December 23, 2012

Sonunda tatil ajandamızın bir kalemine daha tik atıyoruz! Ne zamandır planladığımız kaplıca kaçamağında Hancıoğlu ailesiyle birlikteyiz…

Cumartesi sabah erkenden Hancığlu malikanesinde hızlı ve güzel bir kahvaltının ardından yola koyuluyoruz. Malum Perşembe günü kar kıyamet ortalık dağılmıştı. Neyse ki Cuma günü toparladı da yola dair kuşkumuzu biraz da olsa azalttı. Yollar yılın bu ayları için gayet iyi durumda. karlar temizlenmiş, yol açılmış. Yol boyunca yer yer hafif kar, bazen de yağmur bize eşlik ediyor ama neyse ki tehlikeli bir durum yok ortada. Beklenildiği üzere yolun büyük bir kısmı benim için uyuyarak geçiyor 🙂 Ankara civarlarına yaklaştığımızda muhteşem bir manzara ile yolculuk ediyoruz. Yolun iki yanı da beyaza bürünmüş ormanlarla dolu. Kartpostal gibi…

Saat 12:00 civarlarında konaklayacağımız Patalya Termal Otel‘e varıyoruz. Soğuksu Milli Parkı’nın içinde güzel bir manzarayaIMG_3874 konumlanmış büyük bir otel. Otel tamamen dolu. Hem bireysel hem de grup gelenler var. Örneğin Sınav Dergisi Dersaneleri bu haftasonu öğretmenleriyle burada. Odalarımıza yerleştikten sonra açlığımızı gidermek üzere yine dışarı çıkıyoruz. Bu arada kişi başı 35 TL’ye otelde de açık büfe öğle yemeği mevcut ama biz yerel birşey denemek istedik. Milli Park’ın girişinde Ahmet Usta’nın Yeri adında bir köfteciye gidip köfte ve ikram mezelerimizi afiyetle yiyoruz. Gerçekten de hepsi çok lezzetli. Bu lezzetin hakkını verip fazlasıyla doyduktan sonra bu halde kaplıcaya girmek sakıncalı 🙂 olacağı için önce otelin etrafında ormanın içinde güzel bir yürüyüş yapıyoruz. Karlar içerisinde keyifli bir zaman geçirmiş oluyoruz. Kah çocuk gibi kartopu oynayarak kah da fotoğraf çekerek yürüyüşümüzü bitirip yenilenme seansını başlatmak üzere kaplıcaya iniyoruz…

IMG_3883

Kaplıca ve spadan bahsetmek gerekirse… İlk olarak büyük bir kapalı havuzla başlıyor. 1.40 m derinliğinde 32 derece sıcaklığında nispeten ılık bir havuz. Daha çok çoluk çocuk dolu. Bu nedenle bu kısmı hızlı geçiyoruz. Daha sonra otelin dışında ayrı bir binada olan kür merkezine gidiyoruz. Burada kür havuzu (1.30 m derinlik ve 40 derece sıcaklıkta), sauna, fin hamamı, türk hamamı ve isteğe bağlı bitki ve çamur banyosu yer alıyor. Kür havuzu bir bayan bir de bay bayan olmak üzere iki tane. Bu arada belirtmek lazım, Kızılcahamam civarında haremlik selamlık olmayan tek yer Patalya diyebiliriz, Başkent Üniversitesi’nin tesisi. Devam edersek, sauna ve fin hamamı karma. Türk hamamı ise tek saatlerde erkeklere, çift saatlerde bayanlara hizmet veriyor.

Bizim tecrübelerimize gelirsek… Kür havuzu gerçekten güzel, dışarıda kar manzarasıyla o sıcaklıkta bir suya girmek ayrı bir keyif. İnsan gerçekten kendine geliyor, gevşiyor. En fazla 20 dk kullanılması tavsiye ediliyor ki o kadar kalmak da mümkün değil 🙂 Sonrasında birşeyler içerek mola vermek şart. Biz de öyle yapıp su, soda, ayran vs. içip kendimize geliyoruz. Sırada fin hamamı var. Burası gerçekten en iyi uygulamalarından biri. Mentollü buhar veriyorlar ki gerçekten tüm hücre deliklerinizin açıldığını hissedebiliyorsunuz 🙂 Son noktayı da sauna ile koyuyoruz. Burası da yeterli sıcaklıkta. Görevini yerine getiriyor. Ben şahsen fin hamamını daha çok beğendim o ayrı… Bizim için bugünkü seans sona eriyor. Bu arada türk hamamında kese, Osmanlı köpük masajı vs. hizmeti var. Bizden kaçar mı? Hepimiz birer Osmanlı köpük masajı alıyoruz (50 TL). Araba kullanacak olması sebebiyle tehlike arzetmemesi adına 🙂 Baykal bugün, kalanımız ise ertesi gün alacak…

Seans sonrası kısa bir şekerlemeyi hakediyor… Dinlenip kendimize geldikten sonra akşam yemeği için aşağı iniyoruz. Açık büfe. Çeşit sayısı gayet yeterli. Lezzetler ise gerçekten güzel. Birçok yemek anne yemeği tadında. Salatası, mezesi, yemeği, tatlısıyla akşam yemeğinin hakkını veriyoruz. Sonrasında canlı müzik yapılan Şömine Bar’a geçiyoruz. Ortam kalabalık, sahne çocuk dolu. Müzik gerçekten güzel. Hem yabancı hem yerli ve yöresel çalıyorlar ve solistin sesi güzel. Biz yine de biz bize olmak adına yan taraftaki oyun odasına geçiyoruz. Hem müzik dinleyip hem muhabbet etmek için güzel bir alan. Ve şimdi okey zamanı 🙂 Baylara bayanlar ekibi kurduktan sonra çekişmeli bir oyun başlıyor! Yiyip, içip arada da müziğe ayak uydurarak oyunu bayanların son andaki atağı ile sonuçlandırıyoruz 🙂 Bu arada müzik de bitince ortam sakinleşiyor. Biz gece kuşları Şömine Bar’da kendi kendimize müzik dinleyerek güzel güzel sohbetimizi de ederek gecenin ilerleyen saatlarine kadar oturuyoruz. Ve dinlenme zamanı…

Hiç ümidimiz olmamasına rağmen sabah 08:30’da uyanıp kahvaltıya iniyoruz. Kahvaltı da akşam yemeği gibi çeşitli ve lezzetli. Kısa bir süre sonra hamama gitmemiz gerektiğinden kahvaltıyı kısa kesiyoruz. Önce kür havuzu ve fin hamamı ile kıvama geldikten sonra sırada Osmanlı köpük masajı var. Türk hamamı çok özellikli değil. Suyu sıcak, ortam ferah o ayrı. Masaj ve kese bizi kendimize getiriyor. Gerçekten insanın üstünden bir yükü alıyor sanki. Sonrasında durumumuzu tahmin etmek zor değil 🙂 Tabi ki de kısa bir şekerlemeden sonra otelden ayrılıyoruz. Dönüş yolu hiç kaçınılmaz direk uyku modunda geçiyor! Sadece Bolu civarında İsmail’in Yeri’nde bir yemek molası için gözlerimizi açıp sonra kaldığımız yerden devam ediyoruz. Ve böylece haftasonu kaçamağı sona eriyor.

Kış gününde yapılabilecek yerinde bir aktivite olması sebebiyle herkese tavsiye edilir. Mekan olarak da tercih edilebilir. Belki daha yakınlarda (Yalova gibi) daha kapsamlı seçenekler bulunabilir…

Maliyet Notu: Bu haftasonu kaçamağımızın maliyeti yol hariç tüm masraflar dahil 2 kişi 500 TL civarında. İlgilenenlere seve seve detay ve tavsiye verilir…

Yorumlarınız için

Your email address will not be published. Required fields are marked *